Bir antropolog neden Bosna futbol kültürüne ilgi duyar? Cevabı burada.

For English: Click here


16 Kasım 2007 Cuma

SARAJEVO - SLAVIJA



Stadyum: Koşevo - Sarajevo

Tarih: 25 Şubat 2006 / Cumartesi - 13:30

“Sjever’e git. Taraftarlar stadyumun Istok (doğu) ve Sjever (kuzey) bölümündedir. Ama sıkı taraftarlar Sjever’dedir” diye tavsiyede bulundu Ljubicica Hostel’in resepsiyonisti Sanjin. Dün akşam götürdüğü bardan sonra bu konularda ona güvenmem gerektiğini anlamıştım. Başçarşı’daki bir börekçide kahvaltı yapıp stadyuma doğru Mula Mustafa Başeskiye Caddesi boyunca etrafa baka baka yürümeye başladım. Nitekim, gittiğim birçok kentte çoğu zaman turistik gezi yapma fırsatım olmaz. Bir yerden bir diğer yere koştururken gördüklerimdir yanıma kâr kalan. Saraybosna’da ilk dikkat çeken şey ise mermilerle delik deşik edilmiş binalar. Mermileri değil de, binaları görmeye çalışıyorum. 12 sene sonra hayatı yaşamaya, hayata asılmaya çalışan Saraybosnalıları görmek istiyorum. Fakat Saraybosna’da zor.

Nitekim bir on dakikalık yürüyüşten sonra top ateşiyle 63 Saraybosnalının katledildiği pazaryerinin oradan geçtim. İçimde hafif bir burkulma. Mula Mustafa Başeskiye üzerindeki 3 katlı Türk Kültür Merkezi’nin güzel ve modern binası ise beni şaşırttı. Gerçekten beklemezdim bizimkilerden böyle bir şey. Elimdeki kent planına bakarak caddeyi düz takip ediyorum ve bir bulvara çıkıyorum: Mareşal Tito Bulvarı. Bulvarın hemen girişinde “Vyeçna Vatra”, yani “sonsuz ateş” anlamına gelen Partizan anıtı var. Bu ateşin başında soğuk kış gecelerinde ellerine ısıtan çingene çocukları hiç eksik olmaz. Tito Bulvarı’nı takip ettikten sonra sağa doğru “Koşevo Caddesi”ne çıkmadan az önce bir ilan panosunda “Vyeçna” olmayan başka bir “vatra” görüyorum: “Anadolska Vatra”. Bizim “Anadolu Ateşi”nin gösterisi varmış Saraybosna’da bu akşam. Gitmeyi geçiriyorum aklımdan. Ama sonra öğreniyorum ki biletler geçen hafta tükenmiş bile.

Koşevo Caddesi’ne çıkınca artık sadece taraftarları takip ediyorum. Stadyuma yaklaşırken bir mezarlığın yanından geçiyorum. Eskiden burası antrenman sahasıymış. Top menzili dışında olduğu için savaş sırasında Saraybosnalılar şehitlerini buraya gömmüşler. Sırp, Hırvat, Boşnak Saraybosnalılar koyun koyuna bu mezarlıkta. Az eğimli bir bayıra karşı yaklaşık 15 dakikalık yürüyüşten sonra prefabrik bilet gişesinden biletimi alıyorum. Sjever, yani kuzeydeki kale arkası bileti 3 KM (Konvertible Marka – Bosna para birimi, 1 Euro= 1,95 KM). Biletçinin yanı başında seyyar “çevapçiçi”ler var. Yani kebapçılar. Bosna’nın “Çevap”ı bizim İnegöl köftesi. Ben yemiyorum tabii ki. Hijyenik takıntılarımdan dolayı değil. Börekçide diğer leziz börek çeşitlerini de denemek için midemde yer kalsın istiyorum.

Kale arkası tribününe giriyorum. Taraftarlarla bir yerden bağlantı yakalamak için fazla uğraşmama gerek kalmıyor. Boynunda ay-yıldızlı bir kaşkol olan bir delikanlıya rastlıyorum. Ama ne ki, sadece Boşnakça biliyor. Yardıma etraftan İngilizce ve hatta biraz Türkçe bilen çocuklar koşuyor. Beni liderlerine götürüyorlar. Ön dişleri hafifçe dökük, yüzünde bir iki façası olan ama sevimli bir adamla tanışıyorum. Çocuklardan biri takma ismi “Mai” olan taraftar liderine benim bir antropolog olduğumu ve Sarajevo taraftarları hakkında bir araştırma yapmaya geldiğimi söylüyor. Doğal olarak Mai’nin pek de umurunda olmuyor. “Nereli?” diye soruyor; “Turska” yanıtını alınca birden tavrı değişiyor Mai’nin. Ders 1: Antropolog olduğunu söylemeden önce memleketini söyle.

Sarajevo’nun kale arkasındaki taraftar grubu “Horda Zla” (şeytanlar ordusu) 1987 yılında kurulmuş. Savaş sırasındaki liderleri Horda Zla’dan cepheye asker devşirmiş. Savaş sonrası ise takma isimleri Dzilda ve Tselo olan liderler mafya babası olmuşlar. Savaş sırasında Saraybosnalıların takdirini toplayan “fanatikler” ise savaş sonrası eski konumlarına geri dönmüşler. Yani Saraybosna’da futbol taraftarları hâlâ çapulcu sürüsü olarak algılanıyor. Bosna’daki futbol taraftarları hakkında Four Four Two’da çıkan yazımı bloğa daha önce eklemiştim. Dilerseniz arşivden bakabilirsiniz.

Miki sıkı taraftar. İki sene önceki Beşiktaş – Sarajevo maçı için İstanbul’a gelmiş. Odasında kocaman bir Türk bayrağı asılı dururmuş. Olaylı Sırbistan – Bosna maçının aktörlerinden. Sarajevo – Slavija maçından sonra Skenderiya Spor Kompleksinde bir de basketbol maçı var. Buradan oraya akacaklarmış. Beni de davet ettiler. Benim işim bu zaten.

Maç çok sıkıcı geçiyor ve 1-1 sona eriyor. Halbûki, Sarajevo ligin lideri, Slavija da şampiyonlukları ve kupaları olan bir takım. Maç çıkışında Horda Zla ile beraber kent merkezindeki Skenderija Spor Kompleksi’ne gidiyoruz. Basketbol maçı Horda Zla üyeleri için beleş. Arada ben de kaynıyorum. Saraybosna’nın meşhur basketbol takımı KK Bosna Partizan’la oynayacak. Basketbolla pek ilgili değilimdir. Detayları bilmiyorum ama eski Yugoslav ülkeleri bir araya gelip basketbolda bir lig oluşturmuşlar. Tabii ki Partizan maçı Sarajevo – Slavija maçından daha çok ilgi çekiyor. Salon tıklım tıklım dolu. Horda Zla liderlerinden Senad bana “buraya otur, yerini kaybetme” deyip, ön sıralardan güzelce bir yer ayarlıyor bana. Maç oldukça çekişmeli geçiyor ve KK Bosna’nın zaferiyle sonuçlanıyor. Bu arada dikkatimi tribünlerdeki Türk bayrakları çekiyor. Bosnalılar Sırplarla falan maç yaptıkları zaman çokça kullanırlarmış Türk bayrağını.

Maçtan sonra iki Horda Zla üyesiyle eskiden kervansaray olan Kolobara kahvehanesinde Boşnak kahvesi içip bolca muhabbet ediyoruz.

Slavija-Sarajevo maçı kısa videoları için:
http://www.youtube.com/watch?v=z-e0_4oTFAw
http://www.youtube.com/watch?v=Kq4LTr3-xVk

KK Bosna - Partizan maçından bir enstante:
http://www.youtube.com/watch?v=Kq4LTr3-xVk



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Dirimciğim tebrikler bu güzel projeye. Zaten başkasının aklına gelmezdi böyle egzotik konular.
Serdar